Dr.Tolga Bilgin, Oxygen Consultancy Genel Müdürü
Söyleşiler
Söyleşiler
Değişim beyaz bir gonca gül müdür?!
İçerisinde bulunduğumuz ekosistem baş döndürücü bir hızla değişiyor. Bir yandan ekonomiler, pazar, beklentiler, teknoloji gibi belirleyici faktörler değişip gelişirken diğer yandan pazarlara hakim olan şirketlerin globalleşme süreci de aynı ivme ile hareket etmektedir. Bu durumun kurbanları konumunda gözükenler ise değişim türbülansının ortasında kalan kurum çalışanlarının ta kendisidir.
Satın almalar, birleşmeler, bazı iş birimlerinin şirket dışına kaydırılması ve bitmek tükenmek bilmeyen organizasyonel değişimler. Hız arttıkça, sürtünme de artıyor yalnız değişim engel tanımadan ilerlemesini sürdürüyor.
Bana birisi gerçekten bu değişimi kimin istediğini anlatmalı ve hangi dış mihrakların iç huzurumuzu bozmaya çalıştığını? Çalışanlar bu durumu bilmiyorlar mı? Değişmeleri ve gelişmeleri gerektiğinin farkında değiller mi? Değişimin önündeki engelleri kaldırmayı istemezler mi?
"Değişmeyi isteyen tek varlık altı ıslak bir bebektir" diye duymuştum. Değişim kadar direncin de doğal bir tepki olduğunu kabul etmeden yola çıkmanın sürecin başarısızlığına doğru atılmış ilk adım olduğuna inanıyorum.
Direnç ise kurumsal atalete yol açıyor. Kararlar hızlı alınamıyor, belirlenen stratejilerin hayata geçirilmesi gecikiyor ve en önemlisi değişime inanmış olanların motivasyonunu kırıyor.
Türkiye'deki iki büyük bankanın birleşme sürecinde tanık olduklarım da çok sevdiğim biz sözü hatırlatıyor "Şirket kültürü, stratejileri öğle yemeğinde yer". Şirket içinde doğru yönetilmemiş değişim projelerinde ortaya konan, çok da iyi geliştirilmiş bütün stratejiler, çalışanların öğle yemeğinde meze olup yenilirler. Zaten inancı olmayan ve ne yapılırsa yapılsın direnç gösterme eğilimli olanları dışarıda tutarak yazıyorum. Günümüz koşullarında, bu grup için gerçekten iş hayatında kendilerine şans dilemekten başka yapacak bir şey yok.
Direnci inanca dönüştürmenin önemli bir adımının sadece şirket içinde kartvizitlerinde yönetici ünvanı yazan kişilerin katılımını sağlayarak da yapılacağına inanmıyorum. Şirket içinde farkında olunmayan fikir önderleri var. Bunlar hep varlardı. Değişimlere karşı sahiplilik için katılımın daha geniş bir tabana yayılması gerekmektedir. Aslında baş gösteren temelde bir gelecek kaygısıdır. Bu gelecek kaygısını ortak bir gelecek hayaline dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu sahipliliği yaratmak için ciddi bir proje yönetimi becerisi gerekiyor. İnsanları harekete geçirmek için inanmalarını beklemek yerine, inanmaları için farklı platformlarla destek olmaktan bahsediyorum.
Unutmayalım ki, burada davranışsal bir değişiklikten bahsediyoruz. Eğitimler ile ne kadar bilgi aktarsak, uygulamalar ile ne kadar beceri geliştirsek de bunlar tutum ve davranışa dönüşmüyorsa tüm çabalar yersizdir. Kısa bir süre içerisinde günlük hayatın yoğun temposu ve olası gelecek kaygıları altında ezilip gidiyor.
Bu gerçeğin farkında olan değişim liderleri, çevresini harekete geçirecek ve kurumlarını değişim dalgasının üzerinde yüksek hızda kaydırmayı başaracak; bu farkındalığı yaratamayanlar ise oluşan dalgaların girdabında sürüklenip gidecekler. Biliyoruz ki, bu dalgalar sürekli geliyor ve gelmeye devam edecekler.
Dr. Tolga Bilgin
Genel Müdür
Oxygen Consultancy
Diğerleri